O organize sanayi bölgelerinde dönen her çark, sadece ekonomiye değil, bu şehrin hafızasına da iz bırakır. Her gün binlerce işçi o fabrika kapılarından içeri girerken, aslında Bursa’nın alın terini büyütür. Ve o büyüyen alın teri, dönüp dolaşıp bu kentin ruhuna, kültürüne, yeşiline ve Bursaspor’una hayat verir.
Yıllardır bu şehirde, her destek çağrısında kulağımıza çalınan bir cümle vardı:
“Yönetim güven vermiyor.”
Evet, geçmişte haklılık payı yok muydu? Vardı.
Ama artık aynı cümleyle kenarda durmanın ne anlamı kaldı?
Geçtiğimiz yıl göreve gelen Sn. Enes Çelik ve arkadaşları, kimsenin kolay kolay altına girmeye cesaret edemeyeceği bir yükün altına girdi.
Aylarca kapalı olan transfer tahtası açıldı, borçlar ödendi, kulübün adı güvenle anılmaya başlandı. 200 milyon lirayı aşkın hibe yaparak, kelimenin tam anlamıyla ceplerini değil, yüreklerini ortaya koydular.
Yalnızca finansal destek değil, birleştirici bir güç oldular.
Ayrışan siyasileri aynı tribünde buluşturdular.
Parçalanmış camiayı tek yürek yaptılar.
Ve yetmedi, takımı şampiyon yaparak bir üst lige taşıdılar!
Bu şehirde güveni inşa ettiler.
Ve şimdi soru şu:
“Sanayisiyle övünen Bursa, bu güvenin neresinde duruyor?”
Uludağ İçecek, Matlı Grubu, Atış Yapı gibi örnek teşkil eden markalar taşın altına ellerini koydu. Onlara şükran borçluyuz. Ancak bu şehirde yüzlerce güçlü firma var ki, hâlâ kenarda duruyor.
Oysa bu takım, bu şehrin çocuklarının formasıyla ter döktüğü, sevincini de hüznünü de birlikte yaşadığımız ortak bir değer.
Bu kulüp, sadece yeşil-beyaz bir arma değil; Bursa’nın vicdanıdır, ahlakıdır, birlik duygusudur.
Kimseyi hedef göstermiyorum.
Ama unutmayalım:
Güven ortamı oluştuğu hâlde susmak, artık tercihtir.
Ve bu şehir, kimin neyi tercih ettiğini unutmaz.
Bugün o stadyum tıklım tıklım doluyorsa, efsane geri dönüyorsa, bu rüzgârın ardında emek, inanç ve cesaret vardır.
Artık destek olmak için bahane değil, mazeretleri aşan bir Bursa ruhu gerekiyor.
Çünkü…
Bir şehir uyanırsa, her şey değişir.
Ve biz uyanmak üzereyiz.
Ama bu uyanışın tam olması için, artık o beklenen adımın sanayi cephesinden gelmesi gerekiyor.
Unutulmasın:
Bu kulübe verilen her destek, yalnızca futbol sahasına değil, binlerce Bursalı çocuğun hayaline, heyecanına, umuduna verilen destektir.
Bugün bu takımın yer almak, yalnızca bir reklam değildir; şehrin hafızasında onurlu bir yer edinmektir.
Bu forma, ekranlara çıkacak, milyonlara ulaşacak.
Destek olan firmalar sadece ürünlerini değil, vicdanlarını ve şehirlerine duydukları sadakati gösterecek.
Gönül alacaklar, hatırlanacaklar.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’na, OSB’lerde üretim yapan tüm güzide firmalarımıza sesleniyoruz:
Bu şehir sizi büyüttü. Şimdi sıra sizde.
Güven ortamı var, liyakatli bir yönetim var, başarı var, taraftar var.
Eksik olan tek şey, sizin yüreğiniz.
Farklı takımlara sempatiniz olabilir. Onlar size uzak bir tutkuyu anımsatabilir. Ama unutmayın:
Önce evinize sahip çıkmalısınız.
Önce hanenizi doyurmalısınız.
Sonra gönlünüz nereye isterse, oraya bakarsınız.
Ama eğer eviniz açsa, sokaktaki hiçbir lokma size huzur vermez.
Bursaspor, bu şehrin evidir.
Bu şehrin ortak sesidir.
Bu arma, hepimizin geçmişidir, geleceğidir.
Artık beklemeyin.
Çünkü yarın, bugün elini uzatmayanları değil, elini taşın altına koyanları yazacak.
Hadi şimdi, adınız bu hikâyeye yakışsın.
Bursa’nın hikâyesine,
Bursaspor’un dirilişine;
bir şehri ayağa kaldıran o büyük kıvılcımın parçasına ait olun.
Çünkü bazen…
Bir şehrin kaderi, bir imza kadar yakındır.
Kaynak: bursasporx